Yirminci yüzyılın sonunda, 1999 yılında vizyona giren The Matrix; bilimkurgu ve aksiyona kattıklarıyla devrimsel bir filmdi. Altında yattığı düşünülen alt metinler yıllarca sinemaseverler, Matrix hayranları ve hatta felsefeciler tarafından bile yüzlerce defa tartışıldı.
Bu devrimsel filmin ardından 2003 yılında iki devam filmi (Matrix Reloaded ve Matrix Revolutions) vizyona girdi fakat iki film de ilk filmden sonra oluşan beklentiyi pek karşılayamadı. İlk filmin ardından neredeyse yirmi iki yıl geçtikten sonra serinin dördüncü filmi The Matrix Resurrections, bu hafta cuma günü (24/12/2021) vizyona girecek.
The Matrix efsanesinin 2021 yılında bile sıkı hayranları var
18 yılın ardından yeniden beyaz perdeyle buluşan. Bir üçleme olan Matrix hikayesi, kafalarda pek soru işareti bırakmadan iyi bir şekilde sonlanmıştı. 2019 yılından beri süren The Matrix 4 söylentileri yakın zamanda şekillenmiş ve geçtiğimiz eylül ayında The Matrix Resurrections fragmanını izlemiştik. Biten serilerin geri döndürüldüğü, eski karakterlerin geri çağrıldığı veya nostalji duygusunun arttığı günümüzde, yeni bir Matrix filminin bize neler sunacağı muammaydı.
İkinci ve özellikle üçüncü filmi hayranlar ve sinemaseverler tarafından hoş karşılanmamış bir serinin yeni bir devam filmini beklemek de açıkçası garip bir duyguydu. “Acaba Lana Wachowski’nin gerçekten iyi bir fikri mi var?” sorusu, şüphesiz ki birçok sinemaseverin aklına geldi. Peki, filmden gerçekten “farklı” şeyler beklemeli miyiz? Açıkçası bu soruyu belirli dallara ayırmamız gerek.
Çünkü izleyicilerin aklında sinematografi, senaryo ve aksiyon anlamında da cevabı beklenen bir soru bu. Öncelikle sinematografik olarak film, ilki kadar iddialı değil. Ama yine de birçok kişiyi bazı noktalarda tatmin edecektir. Pek fazla yenilik beklemez ve konuya odaklanırsanız bu kısım aklınıza pek takılmaz. Son yirmi dakikadaki sahneleri izlerken çoğu izleyicinin mest olacağından eminim.
Ülkemizde 24 Aralık Cuma günüyle vizyona giren filmi, spoiler (sürpriz kaçıran) olmadan tanımladık. Yine de filme dair her şeyi filmde duymak isteyenlerdenseniz içerikten biraz rahatsızlık duymanız da olasıdır. İçerikte bahsedeceğimiz bazı detaylar, yayınlanan fragmanlarda ve görsellerde zaten gösterilmiş olan detaylardır.
ilk üç filmdeki gibi bir hava arayanlardansanız bu sizi üzecek.
Filmin basit senaryosunun haricinde de büyük eksikler mevcuttu. Üçleme boyunca ciddi ve karanlık bir izlenim veren karakterlerin bu filmde popüler kültür göndermeleri bile yaptığı görüldü. Karakterlerin üçlemede oldukları özlerinden çıktıklarını bu filmde defalarca göreceksiniz.
The Matrix Resurrections aslında bu filmin neden çekilmemesi gerektiğinin cevabını film içerisinde de verdi. Senaristler bu filmde bize gerçekliği sorgulatacak bir iş çıkarmak istemiş ancak senaryoları epey basit kalmış. Eğer filmdeki senaryo daha farklı ve daha ciddi işlenseydi 18 yılın ardından gerçeğin ne kadar gerçek olmadığını sorgulayabilirdik.
İlk Matrix filminin şüphesiz en iyi yaptığı şeylerden biri olan aksiyon sahneleri. Serinin bu devam filminde bana göre biraz sönük kalmış. Son yirmi dakika dışında benim aklıma takılan Matrix filmlerindeki aksiyonun yanına koyabileceğim herhangi sahne maalesef yok. Fakat bu noktadan pek bir şey beklemeli miyiz, açıkçası onun cevabını filmin fragmanlarından biraz olsun bulmak mümkün.
Fakat yine büyük devrimsel bir aksiyon bekleyerek filmin bu yönü yüzünden hayal kırıklığına uğramanız mümkün. O yüzden referans alacağınız noktanın odağını fragmanlar olarak belirlemek.
Filmle ilgili diğer üzen bir durum da sürekli eski filmlerden sahneleri yeni filmdeki sahnelerle birleştirmeleri. Fragmanda da gösterildiği gibi Ajan Smith’in yeni ve eski hali filmde bir bozulma gibi gösteriliyor. Bu bazı yerlerde hoş olsa da özellikle filmin ilk yarısında fragman izliyormuşuz gibi bir etki yarattı.
The Matrix olarak hayal kırıklığı, aksiyon filmi olarak fena değil
Eğer bu film bir The Matrix filmi olmasaydı bu kadar kötü olmazdı. Çünkü görsel efektleri ve müzikleri etkileyici seviyede. Oyunculukların da iyi olduğunu söylemeden edemeyiz. Fakat ilk üç filme baktığımız zaman ve onların hikayesinin devamı olacak bir film beklediğimizde The Matrix Resurrections büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.
İlk üç filmin de en sevilen iki karakterini (Neo ve Trinity) canlandırıyor. Carrie-Anne Moss ve Keanu Reeves’in oyunculuk performansları yerinde. Keanu Reeves beklediğimiz donuklukta ve Carrie-Anne Moss her zamanki gibi muhteşem. Keanu Reeves’i aksyion içindeyken görmeye çok alıştığız. Bu filmde de sanki yıllardır tanıdığımız birini işinin başında görüyor gibiyiz. Carrie-Anne Moss bu filmde biraz ikinci planda olmasına rağmen oynadığı sahnelerde çok başarılı.
Ayrıca ikiliyi bir arada gördüğümüz ve aralarındaki sevgiyi vurgulayan sahneleri de beğendim. (Buraya bir parantez açmam gerek. İlk filmin bu yönünü sevenlere duyurmadan geçmeyelim).
Diğer oyuncuların performanslarını da fena bulmadığımı söylemeliyim. Özellikle Jessica Henwick (Bugs) beni oyunculuk anlamında şaşırttı. How I Met Your Mother’ın ikonik karakteri. Barney’i zamanında dokuz sezon canlandıran birini farklı rollerde görmek göze biraz tuhaf gelebilmekte. Ama onu “Barney” olarak değil, Matrix’teki kişiliğiyle izlerseniz oyunculuğunu beğeneceğinizden eminim.
Fakat şöyle de bir sorun var ki eğer daha önce The Matrix izlemediyseniz bu filmin büyük kısmını anlamanız da mümkün değil. Yani hem üçlemeye sadık kalmaya çalışıp hem de ona karşı gelmişler.
Biz yine de bu filmi sinemada izlemenizi öneriyoruz. Özellikle de The Matrix hayranları gidip bu filmi görmeli ve üçlemenin ardından ne gibi sahnelerin çekildiğini görmeli. Ancak beklentilerinizi düşürüp gitmeniz halinde filmi daha çok sevebilirsiniz.
Toparlayacak olursak beklentiyi düşük tutarsanız zevk alabileceğiniz bir film bu. Epik aksiyon veya devrim yaratma konusunda çok fazla bir beklentiye de girmemenizi öneririm. Renkler üzerinden anlatmaya çalıştıklarını, sinematografiyi takip etmek; benim gibi görselliğe önem veren seyiriciler için oldukça eğlenceli. Fena olmayan bir fikri de var filmin. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi maalesef bunu derinleştirirken ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.
HBO Max üzerinden de gösterime girdi.
Film, bizim basın gösteriminde izlediğimiz tarihte (22/12/2021) HBO Max üzerinden de gösterime girdi. Sinemada gidip izlemek sizin tercihiniz. Azılı bir The Matrix fanıysanız veya ortaya çıkan eseri merak ediyorsanız. Tabiki tercihinizi beyaz perdeden yana kullanmanızı tavsiye ediyorum. After-credit sahnesini ise beklemenize açıkçası hiç ama hiç gerek yok.